18 Ocak 2016 Pazartesi

~Kitap Yorumu- Uğultulu Tepeler ( Wuthering Heights)

  
  Uzunca bir aradan sonra, hazır sınav haftasından da sağ çıkmışken bir kitap yorumu yazmaya karar verdim. Hem de sıcağı sıcağına.  Gel gelelim neyin
nesi bu Uğultulu Tepeler?  Asıl adı Wuthering Heights olan bu dünya klasiği kitabı  okumayı yıllardır düşünüyordum. Yazarı Emily Bronte, Charlotte Bronte' nin kızkardeşi aynı zamanda.

 Pek çok kez elim alışverişlerde bu kitaba uzanmış ancak aynı şekilde geri bırakmıştım. Elime geçen bu kısa süre zarfında bir çırpıda okudum. Ve bu yüzden çok mutluyum. 
Kitap işlenişi bakımından oldukça soluk kesiciydi. Karakterlerin hisleri ve psikolojileri gerçekçi bir şekilde anlatıldığı için bir şekilde romana dahil hissediyorsunuz kendinizi. Sanki olaylar çevrenizde olup bitiyormuş gibi, bir köşeden dinliyor ve öğreniyorsunuz tüm olanları. 

Roman ilk önce, ana karakterlerin çocukluklarıyla başlıyor, erişkinliklerine ulaşıncaya ve hatta çocuklarının hayatlarını anlatıncaya dek sürüyor. Size bu süre boyunca, karakterleri tanımanız ve kafalarının içinde neler dönüp, neler hissettiklerini anlamanız düşüyor.
Konu bakımından kısaca bakacak olursak, olayların temeli Earnshaw ailesine gelen bir çocuğa dayanıyor. Çocuğun kimin nesi olduğu meçhul, ancak aile ona sahip çıkıyor ve bir isim veriyorlar. Böylece dünyayı kendi içine sığdırıp orada yaşayan bir çocukla yani Heatcliff' le tanışmış oluyoruz. 

Heatcliff' in gelişiyle beraber evdeki çocuk nüfusu da 3' e yükseliyor. Asıl etkileşimse Heatcliff ve evin küçük şımarık kızı Catherine arasında oluyor. Catherine' in abisi Hindley ile Heatcliff' in nefretlerinin tohumları da aynı şekilde bu sürede atılıyor.
 Zaman içinde birbirlerini delicesine seven bu iki çocuğun büyüdükçe birbirlerine karşı besledikleri sevgi de, içinde bulundukları dünyanın değişmesiyle bir nebze değişiyor. Sıradan bir sevgi değil yani. Gerçi hangi sevgi sıradandır ki? Catherine ' in başka biriyle evlenmesiyle de tüm ipler kopuyor. Heatcliff karakteri bir süre boyunca romanda gözükmüyor. Daha sonraysa aklını intikamla bozup, değişmiş ve aynı zamanda olgunlaşmış bir şekilde dönüyor. Hem olgunlaşıp hem de aklını intikamla bozup nasıl geliyor bilemiyorum ama romanın asıl vurucu noktaları bu olaylardan sonra başlıyor.
Yazar, psikolojik yorumları konusunda oldukça geniş çaplı yorumlar eklemiş karakterlere. Öyle ki karakterlerini bir anne edasıyla oluşturmuş. Şımarık, kötü hatta gözünü kin bürüyen karakterler için okuyucudan nefreti bir anda toplamamış, bu gibi insan tiplerinin nasıl oluştuğuna ya da aslında ne gibi düşüncelere sahip olduklarına parmak basmış. Böyle insanları normal yaşantımızda da görüyoruz. Peki böyle insanların asıl hislerini hiç merak ettiniz mi? Edenler ve klasik okumaya başlayacak olanlar için oldukça güzel bir başlangıç. Kitap oldukça etkileyici ve sıkmadan ilerliyor.

Yazar olay sahnelerini anlatırken, karakterlerin zihinlerine küçük birer bakış atarak size bilgi veriyor. Karakterlere gelecek olursak. Aslına bakarsanız kimse tam kötü ya da tam iyi değil bizim alışageldiğimiz hikayelere nazaran. Ancak daha önce bahsettiğim gibi karakterler acımasız olsa da bunları hayatları boyunca başlarına gelen şeylerle karşılaştırmış yazar. Siz hangisini görmek isterseniz, yazarın kılavuzluğunda ona ulaşmak mümkün. 




24 Kasım 2015 Salı

Benden bir şeyler.


Bir sınav haftası daha bitti ama şu gribin yakamızı bırakacağı yok anlaşılan. Tüm sınav haftası boyunca hastalık başucumdan ayrılmadı gitti. Hem de öyle böyle değil. Bir de benim hasta olunca tam olma gibi bir halim var. Uzunca bir vakit çıkamam yataktan. Beni anlayanlar vardır muhtemelen. Siz siz olun sıkı sıkı giyinip de çıkın dışarı. Sonbahara kendisine güvenilmeyeceği gibi havasına da güvenilmez çünkü.


Bugün burada olma nedenim biraz içimi dökmek ve buraları kendi haline bırakmamak. Sözlerimin bir yerlere ulaştığını varsayarak yazmak istiyorum. Bir günlük misali yazasım geldi çünkü şu boş satırlara.

 Kırgın olduğum vakitler yazı yazmanın rahatlattığını pek yeni öğrendim. Henüz 2 yıl kadar vakit olmuş olmalı. Kafamda daha mutlu ve istediğim gibi bir hayat oluşturmak hoşuma gitmiş olmalı ki kapıldım bu hobiye. Kapıldıkça daha bir koptum sanki dünyadan. Ama hoş olan kısmı zaten bu değil mi? Biraz olsun hayatla  kendi arana mesafe koymak. İnsanın, kendine geniş bir çerçeveyle bakabilmesinin en güzel yanı.  Sadece kendine de değil üstelik, içinde bulunduğu tüm yaşantısına, görebileceği en ince ayrıntısına kadar. Zaman zamanda başkalarının hayatlarına küçükte olsa bir bakış atmayı sağlıyor. Bakmakla görmek arasındaki farkları zihne kazıyor adeta. 


26 Eylül 2015 Cumartesi

Uzakdoğu' yu Güldüren Türk; Uğur Rıfat Karlova


Evet arkadaşlar bugün size Rıfat Karlova' dan bahsetmek istiyorum. Kimdir bu Rıfat Karlova? Neden onun hakkında yazı yazıyorum?  İzlenimlerim neler? Ne iş yapar? Hepsini ve daha fazlasını teker teker bu yazımda cevaplamak istiyorum.



Uğur Rıfat Karlova' ya, şans eseri Enes Kaya' yı araştırırken rastladım. Birkaç araştırma sonra öğrendiklerim karşısında oldukça şaşırdım ve böylesine başarı öyküleri olan birini bunca süredir tanımadığım için kötü hissettim. 



Rıfat Karlova hakkında yazı yazmak istedim çünkü, başarıları ve şuana kadarki yaşadıkları bir Türk olarak ilgimi çekti ve gururlandırdı.  İstek olunca, elinden ne geliyorsa yapabiliyormuşsun. 




25 Eylül 2015 Cuma

~Tekrar Merhaba!




Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba arkadaşlar. Malum yaz tatiliydi, bayramdı derken uzun bir tatil geçirdik. Bu arada, araya da sıkıştırayım, bugün bayramın ikinci günü, bu vesileyle hepinize iyi bayramlar dilerim. Kalbiniz bolca tatlı muhabbetle, cepleriniz de bolca harçlıkla dolar İnşallah. E harçlık önemli sonuçta değil mi ama? *güler*


  Bu kadar vakit buralara ara verdikten sonra blog yazmak bir yandan farklı hissettirirken, bir yandan da alışılmış bir davranışı yerine getiriyormuş gibi hissettirdi. Birkaç yayından sonra normale dönecektir her şey. Bu postu bir ara bölüm gibi yazmak istedim. Bir konu etrafında değil de yüzeysel olarak.


3 Haziran 2015 Çarşamba

Hiyokoi ~ Hiyo' nun Aşkı.



Evet arkadaşlar yeni bir anime filmiyle karşınızdayız. Şimdi bahsedeceğimiz anime oldukça kısa. Sadece 22 dakikalık. Olur da, çok az süreniz olur ve kısa bir anime izlemek isterseniz bu duruma Hiyokoi tam anlamıyla uygun düşer.

Tabii ki çoğu anime gibi Hiyokoi' de, mangadan uyarlama. Mangasının daha güzel olduğunu söyleyenler de var ancak ben henüz okumadım. Okuyanlar var ise yorumlarınızı merakla bekliyorum. Hiyokoi, kısaca şirin mi şirin bir anime. Ana karakterimiz minik Hiyorin, geçirdiği trafik kazasından tam olarak 12 ay sonra okula geri dönmüştür. Ancak bu süreçte kontrol altına alamadığı heyecanı yüzünden yeni sınıfında türlü türlü zorluklar yaşayacak  ve zorlu bir süreçten geçecektir. Animemiz bunu güzelce yansıtmış ekranlara. 

1 Haziran 2015 Pazartesi

Kimi Ni Todoke Yorum~~

Eveet sıcak sıcak film yorumu hazıır! Malumunuz bir sınav haftasını daha geride bırakmış olarak, yaz tatilinin verdiği tembellikle de oturuverdik bilgisayar başına. İlk durağımız bir uzakdoğu filmi oldu. İsmi Kimi Ni Todoke Japon yapımı kendisi. Evet, aynı adlı manga ve animesinden uyarlama bir film şimdi bahsedeceğimiz. Buna kimi otakularımız live action'da diyorlar. Live action aslında genel bir terim olmakla birlikte anime, animasyon şeklinde yayınlanan yapımların, gerçek kişilerce ekrana yansıtılması demek. Yanlışımız varsa affola. 


Nedir bu Kimi Ni Todoke? 
Kimi Ni Todoke, anlamı bakımından 'Benden Sana' demekmiş tabiri caizse. 


19 Nisan 2015 Pazar

Ara Bölüm- Şarkı Çevirisi/ Breaking Benjamin- Angels Fall



Evet arkadaşlar, henüz küçük bir bloguz, bu yüzden farklı şeylere yönelelim istedik. Bundan sonra iki haftada bir, iki paylaşım yapacağız aralarda da minik şarkı ya da video çevirileri ekleyeceğiz. 



Breaking Benjamin- Angels Fall (Çıkış tarihi 14.04.15) 

I try to face the fight within
But it's over
I'm ready for the riot to begin
And surrender
I walked the path and it led me to the end
Remember
I'm caught beneath, there's nothing left to give
Forever

Mücadele içinde yüzleşmeyi deniyorum.

Ama bitti.
İsyan çıkarmaya hazırım.
Ve teslim olmaya da.
Yürüdüğüm yol beni sona götürdü.
Hatırla.
Yakalandım,verecek bir şey kalmadı şimdi.
Sonsuza kadar.