24 Kasım 2015 Salı

Benden bir şeyler.


Bir sınav haftası daha bitti ama şu gribin yakamızı bırakacağı yok anlaşılan. Tüm sınav haftası boyunca hastalık başucumdan ayrılmadı gitti. Hem de öyle böyle değil. Bir de benim hasta olunca tam olma gibi bir halim var. Uzunca bir vakit çıkamam yataktan. Beni anlayanlar vardır muhtemelen. Siz siz olun sıkı sıkı giyinip de çıkın dışarı. Sonbahara kendisine güvenilmeyeceği gibi havasına da güvenilmez çünkü.


Bugün burada olma nedenim biraz içimi dökmek ve buraları kendi haline bırakmamak. Sözlerimin bir yerlere ulaştığını varsayarak yazmak istiyorum. Bir günlük misali yazasım geldi çünkü şu boş satırlara.

 Kırgın olduğum vakitler yazı yazmanın rahatlattığını pek yeni öğrendim. Henüz 2 yıl kadar vakit olmuş olmalı. Kafamda daha mutlu ve istediğim gibi bir hayat oluşturmak hoşuma gitmiş olmalı ki kapıldım bu hobiye. Kapıldıkça daha bir koptum sanki dünyadan. Ama hoş olan kısmı zaten bu değil mi? Biraz olsun hayatla  kendi arana mesafe koymak. İnsanın, kendine geniş bir çerçeveyle bakabilmesinin en güzel yanı.  Sadece kendine de değil üstelik, içinde bulunduğu tüm yaşantısına, görebileceği en ince ayrıntısına kadar. Zaman zamanda başkalarının hayatlarına küçükte olsa bir bakış atmayı sağlıyor. Bakmakla görmek arasındaki farkları zihne kazıyor adeta. 


26 Eylül 2015 Cumartesi

Uzakdoğu' yu Güldüren Türk; Uğur Rıfat Karlova


Evet arkadaşlar bugün size Rıfat Karlova' dan bahsetmek istiyorum. Kimdir bu Rıfat Karlova? Neden onun hakkında yazı yazıyorum?  İzlenimlerim neler? Ne iş yapar? Hepsini ve daha fazlasını teker teker bu yazımda cevaplamak istiyorum.



Uğur Rıfat Karlova' ya, şans eseri Enes Kaya' yı araştırırken rastladım. Birkaç araştırma sonra öğrendiklerim karşısında oldukça şaşırdım ve böylesine başarı öyküleri olan birini bunca süredir tanımadığım için kötü hissettim. 



Rıfat Karlova hakkında yazı yazmak istedim çünkü, başarıları ve şuana kadarki yaşadıkları bir Türk olarak ilgimi çekti ve gururlandırdı.  İstek olunca, elinden ne geliyorsa yapabiliyormuşsun. 




25 Eylül 2015 Cuma

~Tekrar Merhaba!




Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba arkadaşlar. Malum yaz tatiliydi, bayramdı derken uzun bir tatil geçirdik. Bu arada, araya da sıkıştırayım, bugün bayramın ikinci günü, bu vesileyle hepinize iyi bayramlar dilerim. Kalbiniz bolca tatlı muhabbetle, cepleriniz de bolca harçlıkla dolar İnşallah. E harçlık önemli sonuçta değil mi ama? *güler*


  Bu kadar vakit buralara ara verdikten sonra blog yazmak bir yandan farklı hissettirirken, bir yandan da alışılmış bir davranışı yerine getiriyormuş gibi hissettirdi. Birkaç yayından sonra normale dönecektir her şey. Bu postu bir ara bölüm gibi yazmak istedim. Bir konu etrafında değil de yüzeysel olarak.


3 Haziran 2015 Çarşamba

Hiyokoi ~ Hiyo' nun Aşkı.



Evet arkadaşlar yeni bir anime filmiyle karşınızdayız. Şimdi bahsedeceğimiz anime oldukça kısa. Sadece 22 dakikalık. Olur da, çok az süreniz olur ve kısa bir anime izlemek isterseniz bu duruma Hiyokoi tam anlamıyla uygun düşer.

Tabii ki çoğu anime gibi Hiyokoi' de, mangadan uyarlama. Mangasının daha güzel olduğunu söyleyenler de var ancak ben henüz okumadım. Okuyanlar var ise yorumlarınızı merakla bekliyorum. Hiyokoi, kısaca şirin mi şirin bir anime. Ana karakterimiz minik Hiyorin, geçirdiği trafik kazasından tam olarak 12 ay sonra okula geri dönmüştür. Ancak bu süreçte kontrol altına alamadığı heyecanı yüzünden yeni sınıfında türlü türlü zorluklar yaşayacak  ve zorlu bir süreçten geçecektir. Animemiz bunu güzelce yansıtmış ekranlara. 

1 Haziran 2015 Pazartesi

Kimi Ni Todoke Yorum~~

Eveet sıcak sıcak film yorumu hazıır! Malumunuz bir sınav haftasını daha geride bırakmış olarak, yaz tatilinin verdiği tembellikle de oturuverdik bilgisayar başına. İlk durağımız bir uzakdoğu filmi oldu. İsmi Kimi Ni Todoke Japon yapımı kendisi. Evet, aynı adlı manga ve animesinden uyarlama bir film şimdi bahsedeceğimiz. Buna kimi otakularımız live action'da diyorlar. Live action aslında genel bir terim olmakla birlikte anime, animasyon şeklinde yayınlanan yapımların, gerçek kişilerce ekrana yansıtılması demek. Yanlışımız varsa affola. 


Nedir bu Kimi Ni Todoke? 
Kimi Ni Todoke, anlamı bakımından 'Benden Sana' demekmiş tabiri caizse. 


19 Nisan 2015 Pazar

Ara Bölüm- Şarkı Çevirisi/ Breaking Benjamin- Angels Fall



Evet arkadaşlar, henüz küçük bir bloguz, bu yüzden farklı şeylere yönelelim istedik. Bundan sonra iki haftada bir, iki paylaşım yapacağız aralarda da minik şarkı ya da video çevirileri ekleyeceğiz. 



Breaking Benjamin- Angels Fall (Çıkış tarihi 14.04.15) 

I try to face the fight within
But it's over
I'm ready for the riot to begin
And surrender
I walked the path and it led me to the end
Remember
I'm caught beneath, there's nothing left to give
Forever

Mücadele içinde yüzleşmeyi deniyorum.

Ama bitti.
İsyan çıkarmaya hazırım.
Ve teslim olmaya da.
Yürüdüğüm yol beni sona götürdü.
Hatırla.
Yakalandım,verecek bir şey kalmadı şimdi.
Sonsuza kadar.

12 Nisan 2015 Pazar

Hadashi No Gen/ Barefoot Gen







Bugünde bir animeyle karşınızdayız, üstelik hiçte sıradan olmayan bir animeyle. 
Barefoot Gen, Hiroshima katliamını gözler önüne seren önemli yapıtlardan sadece biri. 




Bilirsiniz Amerika, II. Dünya savaşının olduğu sıralarda 6 Ağustos 1945' te -insanlığın öldüğü tarihte- atom bombası atmış ve yaklaşık 140.000 sivilin ölmesine neden olmuştu. Bu sayı 3 gün sonra Nagazaki' ye atılan bir diğer atom bombasıyla birlikte 220.000 kişiye yükselmişti. Bu rakamlar öyle korkunç ki. Savaşın ne kadar berbat olduğunu anlatmaya yetiyor bence. 
Binlerce masum sivilin -ki bunlara çocuklar da dahil- acı çekerek ölmesi... Kelimelerin kifayetsiz kaldığı an işte. Şimdi tek yapabildiğimiz ise bu olaylara lanet yağdırmak. Tek bir özürle affedilemeyecek, unutulamayacak derin yaraların arkasında bıraktığı durumlara tek yapabildiğimiz bu. 
Güçlü devlet diyoruz bir de ha? Kendi askerlerini dahi katleden ve bunu saklayan bir devlet ne derece güçlü olabilir ki? 




6 Ağustos 1945, insanlığın öldüğü, öldürüldüğü, biçare insanların katledildiği, arkasında koca bir sessizliğin kaldığı tarih. Kesin bir sayı bile olmayan 220.000' nin sadece bir sayı olmadığını, dünyaya egemen olduğunu sanan devletlerin ayıbının kapatılmasının ne kadar güç olduğunu gösteren bir belge. 6 Ağustos 1945 ve 9 Ağustos 1945 kesinlikle sadece birer tarih olamazlar. 



11 Nisan 2015 Cumartesi

~Parmaklarıyla Gören Bir Ressam; Eşref Armağan

Merhaba arkadaşlar.Bir sınav haftası da son bulduğuna göre işte yine buradayız.  
Resim yapmayı sever misiniz? Ben beceremesem de bayılırım.
Duygularıma göre resim yapmak hoşuma gider. Bazen siyah renk hüküm sürer kağıtta bazen renkler dans eder yönünü kaybetmişcesine. Resim zaten bir tür duygu yansıması değil midir ki?  




Duygular kağıda her ne şekilde yansırsa yansısın güzeldir. Parça olarak, harf olarak yansır bazen, bazen de boyaların gayesizce dansıyla. Ve bu parçalar birleşerek bir bütünü, duyguyu hissettirir karşısındakine. Bence göze güzel gelmesi de işte tam bu yüzden, herkesin kendinden bir parça bulabiliyor olmasından. 
Boyalara dans ettiren bir adamla karşınızdayız bugün. Karanlığında, boyalarıyla yön bulabilen değerli bir sanatçıyla. Parmaklarıyla gören üstadla. Eşref Armağan, doğuştan görme engelli bir resim aşığı. 1953 doğumlu ve paha biçilemez bir yeteneği var.


Görmeden mükemmel eserleri ortaya çıkarabilen Eşref Armağan, eserleriyle insanları büyülerken; mücadeleci kişiliğiyle de insanları kendine hayran bırakabiliyor. 
Kendisini yurt içinde ve yurt dışında kanıtlayan ressamımız pek çok ülkede çeşitli sergilerde yer almış ve kendisinden söz ettirmiş. 




Harvard Üniversitesi nöroloji bilim dalındaki profesörlerin ilgisini çekecek kadar yetenekli ressamın beyin fonksiyonlarının incelenmesi sonucunda, dokunduğu nesnelerin zihninde canlanmasını sağlayan bölgenin gelişmiş olduğu anlaşılmış. Böylesine güzel eserler ortaya çıkaran bir insanın hayal dünyasını düşünebiliyor musunuz? Paha biçilemez geniş, dopdolu ve çevresindekilere örnek olacak kadar da paylaşımcı olmalı.







Nice ruhu güçlü sanatçılara ve duygu dolu resimlere... 

  




22 Mart 2015 Pazar

Elin Oğlu/ Yeni Bir Uyarlama.


Merhaba arkadaşlar bu haftada Elin Oğlu adlı yeni başlayan programın tanıtımı ile karşınızdayız.

Programın fikir babası Abnormal Summit (Anormal Zirve) adlı bir Kore talk show programı. 

Asıl programdan kısaca bahsedecek olursak 11 farklı ülkeyi 11 yabancının Korece konuşarak temsil ettiği bir tür eğlence programı. Bizim temsilcimiz ise Enes Kaya ancak bazı nedenlerden dolayı ayrılmak zorunda kaldı. 


ÜST TARAFTA SAĞDAN SOLA 3. ENES KAYA.

Elin Oğlu'na gelecek olursak, ATV'de bu güzel programı Türk televizyonuna uyarlamak istemiş. Bence başarılı olmuş da. 

 Format temel olarak aynı ancak bütünüyle bakacak olursak birebir değil . Bizimkiler programa seyirci gibi birtakım yeni şeyler eklemiş. 



15 Mart 2015 Pazar

As One- Bir Olmak


Merhaba arkadaşlar. 2012 yapımı bir Kore filmiyle uzun zamandan sonra karşınızdayız.

Belki biliyorsunuzdur Kuzey Kore ve Güney Kore, dünyada bölünen tek ülke.
Bizimde, Güney Kore tarafında savaştığımız Kore Savaşı sonucunda Kore ülkesi 38.Paralel adı verilen bir sınırla  ikiye ayrılmıştır. Tek millet iki devlet yani.




Filmimiz 1991 yılındaki Dünya Pinpon Şampiyonası' nda ilk kez birleşen Kuzey ve Güney Kore' nin gerçek hikayesini anlatıyor.

Bence kesinlikle izlemeye değer bir filmdi, izlediğinize pişman olmayacağınızı umuyorum.

Filmin gerçek bir olaydan kurgulanmış olması benim gözümde filmi daha cezbedici kılan özelliklerden biriydi.
Dostluklar, rekabet duygusu, dramın işleniş şekli sizi filmin esiri etmeye yetiyor bence.

Kabul ediyorum, ilk izlemeye başladığımda böylesine düşman gözüken iki devletin taraflarından birinin filmi objektif olarak ekrana yansıtabileceğini sanmıyordum.
Sonuç, yanıldım.



19 Şubat 2015 Perşembe

Sözün Bittiği Yer..










Kitaplar-Kördüğüm/Celia Read

Merhaba arkadaşlar ben Aylin.Bugün size severek okuduğum bir kitap olan Kördüğüm'ü anlatmak istiyorum. Yazarı Calia Read. Benim kitabı alma sebebim psikolojik rahatsızlıklara duyduğum ilgiden kaynaklanıyor. Ve işte karşınızda kitabın tanıtımı;

Bir ay önce, akıl hastanesine yatırıldım. Dün, Lachlan ziyaretime geldi. Beni öptü ve aklımı kaçırmaya başladığımı söyledi. Saatler sonra Max düşüncelerimi işgal etti; deli olmadığımı ve bana ihtiyacı olduğunu hatırlattı. Birkaç dakika önce geçmişimi aydınlatmaya çalışarak gerçeklikten daha da uzaklaştım… Şimdi, herkes benim aklımı kaçırdığımı düşünüyor ama ben onun gerçek olduğunu ve ne gördüğümü biliyorum… Bana inanıyor musun?




11 Şubat 2015 Çarşamba

>>Pochemuchka Köşesi (Popmundo)






Popmundo eski adıyla Popomundo 2004'te kurulan ücretsiz çevrimiçi bir rol yapma oyunudur.Ancak grafikler üzerine yoğunlaşmış bir oyun değil.Vikipedi diliyle söylemek gerekirse "Popmundo metin bazlıdır ve grafikleri ve sesi olan geleneksel bir bilgisayar oyunu değildir." 
Karakter sayfasında karaktere ait bir günlük vardır ve oyunu bu günlüğe yazılanlara göre oynarsınız.

Gerçek zamanla oynandığından dolayı siz oyunda olmasanız bile oyun normal akışında devam eder.
Mesela bugün benim karakterimin 1100.günü.Hemen hemen gerçek hayatta bu süre 3 yıla tekabül ediyor.Bir oyun yılıysa 56 gün.Yani 19 oyun yılıdır bu oyuna dahilim.Şuanlık size karışık gelmişse de bu gayet normal.

Oyun sanal bir şöhret yarışı üzerine kurulmuştur.Asıl amaç sanal müzik endüstrisinde ilerleyerek ünlü olmak ve tanınmaktır.Ayrıca fazla kapsamlı olmamakla birlikte başka meslekler üzerinde de profesyonelleşmek mümkün.Mesela doktorluk,İtfaiyecilik,Polislik gibi meslekler.




Şuan Popmundo'da 49 şehir var ve bunların 4 tanesi Antalya,Ankara,İstanbul,İzmir olmak üzere Türk şehri.En fazla oyuncuya sahip olan ülkede ayrıca Türkiye.





30 Ocak 2015 Cuma

Pinnochio (Kdrama)


Karşınızda an itibariyle izlemeyi bitirip bloga yazmaya koyulduğum dizi: Pinnochio(Pinokyo).
Başrol oyuncularımız Lee Jong Suk ve Park Shin-hye.Senaristimiz ise I hear your voice'dan aşina olduğumuz Park Hye-Ryun.

                           


23 Ocak 2015 Cuma

A Millionaire's First Love.

Sıradaki konumuz film tanıtımı ^^


Kalbiniz acıdı mı hiç? İmkansız olanı bildiğiniz  ama elinizden bir şey gelmediği için.

Zamanın aleyhimize işlediğinin hikayesi bu.Yaşamak avcunuzda olduğunu sandığınız bir kızıl elma.İzlerken yüreğiniz sıkıştığını,gözlerinizin buğulandığını hissedeceksiniz.

16 Ocak 2015 Cuma

>>Pochemuchka Köşesi (Pangea)

Tekrar merhaba arkadaşlaar! Dünya varmış sonunda iyi kötü bir şekilde sınavları hallettik.Ve işte şuan uzun süren bir stres maratonundan daha sağ çıkabilmenin mutluluğuyla yazmaya başlıyorum.Pochemuchka Rusça kökenli ve çok soru soran gibi bir anlama sahip.Biz de adminler olarak bu kelimeyi bir kategori haline getirmeye ve böyle ilginç bilgileri buraya doldurmaya karar verdik.Söylemesi de gayet hoş (Poçemuçka).Gelelim bugünkü konumuza,Pangea.

Pangea,Vaalbara,Rodinya ve Patinya'dan sonra* dördüncü süper kıtadır.Bugün bildiğimiz 7 kıtanın tam hali olmakla birlikte son süper kıta özelliğini de taşımakta.Tam olarak açıklamak gerekirse bundan 225-300 milyon yıl önce bugün üstünde bulunduğumuz kıtalar tek bir kıtaydı.Yani bizler şuan Pangea süper kıtasının parçalanmış halinde yaşıyoruz.Bu parçalanma hareketi yerin derinlerinde bulunan magmanın konveksiyonel hareketi(sıcak ve soğuk maddelerin sürekli olarak yer değiştirmesi) sonucu meydana gelmiştir.
*Sıralamayı kendi yapan yazar burada bu sıralamadan emin olamamakta.


9 Ocak 2015 Cuma

Biz Kimiz? (Aylin) ᵔᴥᵔ



 Merhaba arkadaşlarrrrr! Ben diğer admininiz Aylin ve uzun bi aradan sonra bu yazımda kendimi tanıtmak istiyorum. Çok fazla ilginç bir hayatım olmasa da yine de kısaca kendimden bahsedeceğim. Beni tanımlayan iki şeyden biri kitap okumak diğeri ise müzik dinlemektir.Normal bir günüm sıradanlığın da sıradanlığında geçer. Evet yeni bir icat oldu bu galiba. Genel olarak yaptıklarım kitap okumak ki bu sırada müzik dinlerim ve bunların yanında bir de Betül'le konuşurum. Biliyorum çok eğlenceliyim hahahahhaha. Onun dışında müzelere , sergilere gitmeyi severim. Spor yapmak en büyük tutkularımdan biridir. Yazları kendimi tamamen spora adarım. Yüzmeye aşığımdır. Size de olur mu bilmem ama bazen anlatacak çok şey olur ama ne kelimeleri doğru seçebilirsiniz ne de aklınıza tam olarak bir şey gelir. Şu an o durumdayım. Şimdi yazdıklarıma bakıp ben bu kadar sıkıcı mıyım diyorum. Ama bu sadece dışardan bakıldığında beni yansıtıyor.